Bebeklerin dil gelişim süreçleri ilk sözcüklerin duyulmaya başlanmasından çok önce gelişir. Ancak bu dilin ifade edileceği motor beceriler daha geç geliştiği için ne bildikleri anlamamız biraz zaman alır.
Bebekler daha anne karnındayken işitme duyusu gelişmeye başlar ve işitmenin gelişmesiyle hamileliğin son 3 ayından itibaren konuşmalara dikkat etmeye başlarlar. Doğumdan hemen sonra annelerinin sesini diğer kadınların sesine ve kendi anadilini diğer dillere tercih ederler. Bebek dilin ritmlerini, seslerini, sözcük yapılarını ve dilbilgisini öğrenerek ana dilinde uzmanlaşmaya başlar.
Küçük bebekler dünyada konuşulan tüm dillere ait sesleri ayırt ederler. Örneğin Japon bir yetişkine İngilizce’deki /r/ ve /l/ sesleri aynı gelirken Japon bir bebek bu sesleri ayırt edebilir. Ancak bebekler 6 aylık olduklarında kendi ana dillerindeki ünlü sesleri, 10 aylık olduklarında ise yine kendi anadillerindeki ünsüzleri tanıma konusunda daha iyi hale gelirken diğer dillerin konuşma seslerini tanıma konusunda gerilemeye başlarlar. Bu durum kendi dillerinde ustalaşmaya başlamalarının bir sonucudur ve bu değişiklik gelecekteki dil gelişimi açısından önem taşır. 7,5 aylık olduklarında kendi ana dillerindeki sesleri daha iyi ayırt edebilen bebekler tüm dilleri eşit ayırt edebilenlere göre daha erken bir dil gelişimi sergilerler.
Bebekler dili sosyal etkileşimle öğrenirler. 9 aylık bebekler başka bir dil konuşan kişinin ses ya da video kaydını dinlediklerinde bir şey öğrenmezken bir kişi aynı sürede canlı olarak konuştuğunda bu dilin konuşma seslerini ayırt etmeye başlarlar.
Bebeğin konuşmaya başlaması için beyinde hareketi kontrol eden alanlar olgunlaşmalıdır. Bebekler 2 ay civarında ünlü sesleri çıkarmaya başlarlar. Beşinci ay civarında agulama ile birlikte ünsüz sesler gelişmeye başlar. Agulama tüm dünya dillerinde evrenseldir. Birinci yılın sonunda ise bu seslere ana dile özgü fonemler (konuşma sesleri) eklenir.
Bebekler 6 aylık olduklarında kendi adlarını bilir ve anne ya da baba dendiğinde anne babalarının resimlerine bakarlar. 9 aylıkken tanıdık ya da tanımadık sözcükleri ayırt edebilirler.
Bebekler 14 aylıkken ismi yanlış telaffuz edilse de adı söylenen nesneye doğru başlarını çevirirler. Ancak 2 yaşına geldiklerinde konuşma fonemleri daha iyi ayırt ederler ve ayı ya da arı gibi benzer sözcüklerin ayrımına varırlar.
Cümleler dil öğrenme karmaşıklığına yeni bir katman ekler. Çocuklar cümle ve bağlaçları konuşmada kullanmadan önce ayırt etmeye başlarlar. Cümlenin anlaşılması için tek tek sözcüklerin anlamlarını (anlamsal bilgi) bilmek yeterli değildir. Sözcüklerin cümle içindeki ilişkilerinin (sözdizimsel bilgi) de anlaşılması gerekir. Bu iki işlev beyin tarafından ayrı ayrı işleme tabi tutulur.
Yaşamlarının ilk 2 yılında anne-babalarıyla etkileşim sırasında daha fazla sözcük duyan çocuklar ana dillerini daha hızlı öğrenirler. Çocukların duydukları sözcük sayısının sosyoekonomik farklardan etkilendiği gösterilmiştir. Çocukların 1 saatte duydukları sözcük sayısı en fakir ailelerde saatte 600, mavi yakalı ailelerde 1200 ve beyaz yakalı ailelerde 2100’dür. Konuşmaya en yoğun maruz kalan çocuklar dili en iyi öğrenirler ve çocukların dil ortalamalarındaki farklar ileri yıllardaki dil ve IQ puanıyla ilişkilidir.
Çalışmalar bebek henüz konuşmaya başlamadan önce bile seslerine hemen tepki vererek ve karşılıklı konuşur gibi davranarak çocukların dil becerilerinin arttırılabileceğini göstermektedir. Bebeklerin iletişim kurma gayretine bir sözcük ya da dokunuşla karşılık verirsek gösterdiği çabayı teşvik etmiş oluruz. Bebeğinizle her gün konuşun ve onu anlıyormuş gibi davranın. Bu şekilde dil gelişimini hızlandırmış olursunuz.
Kaynak: Aamodt S, Wang S, Çocuğunuzun beynine hoş geldiniz, NTV Yayınları, 2011.